Loading...

Türkiye Uğur Böcekleri Projesi


 


TUP’lu Olmak Ayrıcalıktır...

 Anadolu Üniversitesi’nde İletişim Bilimleri Fakültesi’nde okurken hep eğitimle ilgili çalışmalarda bulunmak istemiştim. Ve gerçekten de öyle oldu.
Üniversitedeyken eğitimle ilgilendiğimiz bir öğrenci kulübü kurduk arkadaşlarla. Belli bir süre sonra -ki bu bir yılı geçti- artık kulübü başka arkadaşlara devretme zamanı gelmişti. Çok büyük tecrübeler kazandırmıştı kulüp çalışmaları bana. Üniversitenin bahar dönemi bir afişte seminer duyurusu yapılıyordu. “Avcunuzdaki Kelebek” semineri verecek kişi de Ahmet Şerif İzgören hocaydı. Şerif hocayı o kadar yakından tanımıyordum ama ne olursa olsun seminere katılmam gerektiğini hissediyordum. Seminerin olduğu saatte fakültede dersim vardı. Şimdi tercih yapmam gerekiyordu. Ben semineri tercih ettim ve hayatım değişti .
Şerif hoca seminerde şu an içinde bulunduğum ve büyük şeref duyduğum Türkiye Uğur Böcekleri Projesi’nden (TUP) bahsetti sadece birkaç cümlecik. Ve internet adresini verdi.

 
Ben semineri izledikten sonra Şerif hocanın “Avcunuzdaki Kelebek” kitabını aldım ve imzalattım. Ve çok keyifli ve öğretici bir seminer dinlemenin hazzını yaşadım.
Birkaç gün sonra Şerif hocanın seminerde bahsettiği internet sitesine girdim ve gerekli formu doldurdum, gönderdim. Ne yalan söyleyeyim formu göndermiştim ama bir cevap geleceğini beklemiyordum.
Nisan ayının ortalarında maile cevap geldi ve TUP Başkanı Fulya Temiz bana telefonla ulaştı ve artık TUP yolculuğu hazırlıkları başladı.
Mayıs ayında 3 günlük bir eğitim aldık çok değerli hocalardan. Ve Şerif hocadan.
Sonra bize bazı belgeler ve bir cd gönderildi vereceğimiz seminerle ilgili. Cdyi il izlediğimde müthiş etkilenmiştim. Birkaç kez izlediğimi hatırlıyorum. Sonra çeşitli notlar çıkarttım. Seminer metnini çıkarttım ve çalıştım. Ve çeşitli yerlere seminer vermek için başvuruda bulundum. Bunların hepsi yaz tatili süresince oluyordu. Bursa’da her yıl etkinliğin sürdüren Kent Gönüllüleri Gençlik Kampı başvurumu kabul etti. 350’y yakın bir öğrenci topluluğuna semineri verecektim. Çok heyecanlıydım ve bu heyecanımı kontrol etmem çok kolay olmuyordu.
Seminer akşam saati 21:30’daydı ve çocuklar sürekli konuşuyorlardı. Ben seminere başladım ve çocukların konuşması birkaç dakika içinde kesildi. Hepsi büyük bir dikkatle semineri izliyorlardı. Esprileri ve hikâyeleri çok beğendikleri her hallerinden belliydi. Güven konusuna geldiğimde o sandalye oyunu tüm dikkatleri toplamıştı. Sandalyeyi çektiğimiz anda öğrencilerin düşmemesi ve birbirlerine dayanarak kurdukları köprü arkadaşları ve öğretmenleri tarafından büyük alkış aldı.

Seminerin nasıl geçtiğini ben de onlarda anlamamıştı. Gerçi ben bazı yerleri unutmuştum ama yine de her şey yolundaydı.
Seminer bittiğinde başta öğretmenler olmak üzere birçok öğrenci çevremdeydi. Öğretmenler biz bu semineri okulumuzda da verilmesini istiyoruz diye benden telefon numaramı istiyordu, öğrenciler de teşekkürlerini sunuyorlardı. Benim için ilk deneyimdi çok heyecanlıydım ama güzel bir iş için yaptığımı biliyordum.
TUP’lu olmak bir ayrıcalıktır dedim yazının başlığını gerçekten bir ayrıcalık. O kadar güzel insanlarla tanıştım ki bu projeyle ve seminerlerde burada hepsini anlatmanın imkânı yok. Böyle bir yazı yazmam istediğinde ne yaşadıysam ve ne hissettiysem hepsini yazmak istedim. Ancak bazı şeyleri gerçekten yaşamak gerekiyor. Öğrencilerin gözlerindeki ışığın tekrar parladığını görmek o kadar güzel ki, bu projeyi düşünenlere, emek ve zaman harcayanlara tek tek teşekkür etmek istiyorum...
 
Hoşça ve TUP’la kalın.
Serkan Duru
Uğur Böceği

 
 
 
 


'Hemşerim memleket nere? Bu dünya bizim memleket!' Barış Manço
+90 534 887 77 41